Klima dediğimiz alet bir adet ısı değiştirgecinden başka bir şey değildir, amaç soğutucu akışkanı (freon) kompresör vasıtası ile önce sıkıştırıp, kondanserden geçirip sıvı hale getirmek, daha sonra bu sıvı hale gelmiş gazı, genleştirme valfi tabir edilen bir iğne deliğinden geçirip, aniden soğumasını sağlayarak soğutma enerjisini evaporatör vasıtası ile iç ortama dağıtmaktır.
Çalışma sisteminin basitliği yanında satın alma süreci sancılı ve karmaşıktır. Birden fazla marka olduğu gibi, birden fazla çalışma prensibi de bulunmaktadır;
Kaç çeşidi var bu meretin?
- En yaygın olanı klasik pistonlu kompresörlülerdir, normal araba motoru gibi bir piston mantığı bulunmakta olup, bir adet elektrik motoru ile sürülür, en yaygın model olduğu için dikkat edilmesi gereken nokta kompresöre verilen garanti süresi değil, kompresörün gerçekten kaliteli olup olmadığıdır. Alışveriş merkezlerinde satılan ucuz makinalarda kullanılan kompresörlerin kalitesi maalesef çok başarılı değildir, ilk satın alındığında %90 gibi bir performans gösteren kompresör, ilk yılın sonunda verimini %65 civarına düşürür. İşte bu noktada kompresör garantisini devreye sokarak kompresör değişimi talep edilebilir, fakat voltaj dalgalanmaları, kompresörün hala çalışıyor olması gibi gerçekler garantinin işlemesini maalesef engelleyecektir.
- Bir diğer model rotary diye anılan, merkezleri birbirinden kaçık iki silindirin iç içe çalışması ile sıkıştırma ve basma işini yapan kompresörlerdir. Fiyatları pistonlu kompresörlere çok daha yüksek olmasına rağmen, çalışan parçaların az olması -sadece iki parça, pistonlu da kırk civarında- hem sessiz olmasını hem daha verimli çalışmasını sağlar. Invertor diye anılan klima teknolojisi rotary kompresörler ile çalışmaktadır, çalışma mantığı elektrik frekansını değiştirerek motorun daha yavaş veya daha hızlı dönmesini sağlamaktan geçer, pistonlu kompresörlerde bu imkan yok iken, rotary kompresörlerde dönüş hızı azaltılarak kompresörün gücü düşürülür, böylece ihtiyaç kadar enerji üretilmesi sağlanır.
- Daha yüksek kapasiteli klimalarda rotary‘nin daha büyük modelleri olan scroll kompresörlere rastlanır. Hemen hemen aynı mantıkla çalışmakta olup, silindir yerine iç içe geçmiş iki yay vardır. Rotary‘den farklı olarak kapasite kontrolü frekans ile değil, sadece kapasite ayarlaması ile iki kademede, daha gelişmiş modellerinde üç kademede sağlanır.
Heat-pump nedir, yenir mi?
Heat-pump olarak geçen sistemlerin özelliği, arada bir dört yollu vana denilen parçayı kullanarak kondanser ile evaporatörün yerini değiştirmeleridir. İç ünite kondanser haline gelerek ısıtma, dış ünite evaporatör haline gelerek soğutma yapar.
Klimam ısıtmıyor / soğutmuyor, neden?
Klima hakkında genel yanılgılardan birisi her sıcaklıkta çalışacağına dair inançtır. Bazı bölgelerde klima almak mantıklı iken, bazı bölgelerde anlamsızdır. Isı değiştirgeçlerinin çalışma prensibi, yüzeyleri ile ortam sıcaklığı arasındaki farkı kullanarak üzerlerindeki ısı yükünü arttırmak veya azaltmaktır. Yani Türkçe meali şudur; kondanser sıcaklığınızın dış ortam sıcaklığından her zaman yüksek, evaporatör sıcaklığınızın ise iç ortam sıcaklığından her zaman düşük olması şarttır. Eğer bu şartlar sağlanamıyorsa klimanın çalışması beklenemez.
Hemen bir örnekle açıklayalım; normalde bir klimanın kondanser sıcaklığı +45°c civarındadır, dediğimiz gibi arada bir ısı farkının (delta t) olması şarttır, eğer hava sıcaklığı güneşin altında 45 dereceyi bulur veya geçerse klima çalışmaz, ve çalışması beklenemez. Bu sebepten dolayı Gaziantep veya Adana civarında oturan bir kişinin klimayla serinlemeye çalışması biraz anlamsızdır, çünkü çalışmaz, aksine ay sonunda elektrik faturasını görünce insana daha da ter basar.
Heat-pump cihazlarda ise açıkladığım üzere kondanser ve evaporatörün yeri değişmektedir. Fakat aynı termodinamik kural burada da geçerlidir. Normalde bir klimanın evaporasyon sıcaklığı yaklaşık +5°c civarındadır, bazı modellerde daha düşük sıcaklıklara inebilir fakat çiğlenme yapacağı yani üzerinde çok fazla su tutacağı için havayı kurutması veya üzerinde buz oluşturması gibi bir durum söz konusudur, o yüzden +5°C tercih edilir. Buna göre hava sıcaklığı 0°c’nin altına indiğinde doğal olarak ısı farkı evaporatörü daha da soğutma yönünde olacağından, fakat bizim istediğimiz evaporatörün ısınarak üzerinden soğutma yükünü atması olduğundan sebep yine klimanın çalışması beklenemez.
Yukarıda belirttiğimiz her iki örnek, invertor teknolojisi ile donatılmış cihazlar için aşırı olmadığı sürece biraz daha esnektir, invertor klimalar üzerlerindeki ısı yükünü daha rahat dengeleme imkanları ile +55 veya -5 gibi sıcaklıklarda da çalışmalarını kısmen sürdürebilirler, ama kesin iş görecekler diye bir kaide yoktur.
E reklamda -15°C’de çalışır diyorlar?
Aferin onlara. Ben çalışmaz demedim ki? Çalışmak ile iş görmek arasında ciddi bir fark var. Invertörün en önemli özelliği dediğim gibi kendi yükünü kendisinin ayarlaması, yani kondansasyon sıcaklığını daha da arttırabilir veya daha verimli çalışmak için düşürebilir. Bu cümledeki anahtar kelimeyi gördünüz mü; daha verimli. Herhangi bir kompresörün kapasitesi 40°C kondansasyon sıcaklığı ile 50°C kondansasyon sıcaklığında aynı değildir, kondansasyon sıcaklığı arttıkça kapasite düşer.
Çok fazla teknik detaya girmek istemiyorum, ama soğutma sistemlerinden bahsederken COP diye bir katsayıdan bahsedilir; Coefficient of Performance, yani Performans Katsayısı. Bu katsayı 1 kW enerji karşılığında, klima sisteminin size kaç kW ısıtma / soğutma enerjisi verdiğini gösterir. Önemli olan bunu en yüksek noktada tutmaktır ki klima hakkında verimli kelimesi kullanılabilsin.
Eğer bir kompresörü tasarlandığı kapasitesinin üzerinde kullanırsanız bilin ki COP giderek düşer, ve klima kullanmak mantıklı olmaktan çıkar, bildiğin elektrikli ısıtıcı kullanmakla aynı şey haline gelir. Ya daha yüksek kapasiteli bir kompresöre geçmeniz, ya da daha büyük bir klima almanız gerekir. O yüzden reklamda öyle diyorlar diye ilk gördüğünüz klimaya atlamayın, detaylarını gerçekten iyi inceleyin.
Nereden satın almalıyım?
Nereden satın almalısınız sorusunun cevabı karmaşıktır, satın alınacak yer doğal olarak ekonomik güç ile alakalıdır fakat bazı temel şeyler pek değişmez;
- Satın aldığınız bayinin veya satıcının kesinlikle kendisine ait bir servisi olmalıdır, aksi takdirde neden atalarımızın başkasının cinsel organıyla gerdeğe girmek üzerine şahane bir laf ettiklerini yakından anlarsınız.
- Satın alınacak yer alışveriş merkezi değil, cadde üstündeki Mustafa Abi, Kemal Amca olmalıdır, aksi takdirde firma sahibiyle değil, müşteri temsilcisiyle muhattap olursunuz.
- Kesinlikle bir kaç yıldan uzun zamandır klima işiyle uğraşan, birden fazla montaj yapmış bir firma olmalıdır (bak firma diyorum, Mustafa Abi dediğime bakma)
Montaj yapmaya gelecekler, nelere dikkat etmeliyim?
- Öncelikle bazı servisler mesafenin önemli olmadığını söylerler, borulama mesafesi çok önemlidir. Dış ile iç ünite arasındaki mesafe ne kadar kısa ise makinanız o kadar sağlıklı çalışacaktır.
- İç ile dış üniteniz arasındaki boruların mutlaka izoleli olmalarına dikkat etmelisiniz, ne kadar az ısı kaçağınız olursa, o kadar verimli çalışacaktır.
- Boruların olabildiğince kıvrımsız monte edilmesi de önemlidir, pratik bir hesaplama için her eklenen dirsek, boru mesafesine neredeyse 1 metre boru eklenmiş etkisi yapacaktır.
- Boruların üzerindeki izoleyi güneşten korumak için mutlaka kablo kanalı içerisine alınması önemlidir, bir çok servis bunu yapmayarak bir kaç zaman içerisinde boru izolelerinin tanınmaz hale gelmesine sebep olmaktadır. Kablo kanalı pahalı bir şey değildir, servisten mutlaka isteyin.
- Klimanızı eğer sadece soğutma yapması için kullanacaksanız dış ünitenizi güneş almayan bir yere, sadece ısıtma yapacaksanız dış ünitenizi her daim güneş alan kuytu bir yere monte ettirmenizde fayda vardır.
Klima için kaç para ödemek mantıklı?
Elbette herkes ayağını yorganına göre uzatmak ister, ama klima alırken çok önemli bir nokta var; aman cebimden çok para çıkmasın diye ucuza getirmeye çalıştığınız klima muhtemelen ilk sene sonunda performansını hayli düşüreceği için ödemekten imtina ettiğiniz miktar sizden elektrik faturası ve ısınamamak / serinleyememek olarak çıkacaktır. O yüzden iyi bir klima için ödediğiniz para her zaman mantıklı bir paradır, ve emin olun iki senede bir klima değiştirmek istemiyorsanız gerçekten çok önemlidir. Kendi ofisimizde kullandığımız klimayı yaklaşık 12 yıldır falan kullandığımızı göz önüne alırsanız (bizimkisi Carrier, marka veriyorum çünkü artık satılmayan bir marka, hayır Alarko Carrier ile aynı şey değil) neden mantıklı olduğu daha rahat anlaşılacaktır.
Hangi markayı alayım?
Bakın; bu benim cevaplayabileceğim bir soru değil. Ben sadece seçim yaparken nelere dikkat etmeniz gerektiğinden bahsedebilirim, daha fazlasını maalesef yapamam. Ancak şunu söyleyebilirim; eğer imkanınız varsa mutlaka bir invertörlü klima alın. Eğer kullanan birisine fikrini sorarsanız size rahatça standart klimalar ile arasında dağlar olduğunu söyleyecektir.